Tevazu ve Kanaatin Fazileti

TEVÂZÛ VE KANAATİN FAZİLETİ

Peygamber’imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Ulu Allah (C.C), karsısındakinin kusurunu hoş görenin itibarını yüceltir. Allah için alçak gönüllü davrananın. Allah (C.C) derecesini yükseltir.»

Yine Peygamber’imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

“Herkesin yanı başında iki melek bulunur, bunlar kendisini kontrol eden bir gemi avuçlarında tutarlar. Eğer adam büyüklük taslarsa melekler gemi çekerek «Allah (C.C)’im, onu aşağı indir» diye dua ederler. Adem nefsini alçaltınca melekler de «Allah (C.C)’im, onu yükselt» diye dua ederler.»

Yine Peygamber’imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Miskinliğe düşmeksizin alçak gönüllü olabilen, biriktirdiği mali Allah (C.C)’in emri uyarınca kullanan, zavallılara ve düşkünlere acıyan, ilim ve idrak sahipleri ile düşüp kalkanlara müjdedeler olsun!»

Rivayete göre Peygamberimiz {S.A.S.) ashabından bir aç kişi ile birlikte evinde yemek yiyordu. Kapıya bir dilenci geldi, dilencinin vücudunda tiksindirici bir felç vardı, adama içeri girmesi için izin verdi. İçeri girince Peygamber (SAV)’imiz adamı dizi üzerine oturttu. Sonra ona:

«Ye» dedi. Galiba Kureyşli biri adamdan iğrenir gibi oldu, ondan tiksindiğini belirtti. Fakat o Kureyşli ölmeden önce ayni felce yakalandı.

Peygamber’imiz (S.A.S) buyuruyor ki:

«— Rabb´im bana iki şey arasında Resul bir kul olmakla Nebi bir Melek olmak arasında muhayyerlik verdi Ama, hangisini tercih edeceğimi bilemedim. Melekler arasında samimî dostum Cebrail idi, basımı kaldırıp ona baktım. bana «Rabbi’nin karsısında alçak gönüllü ol» dedi. Bunun üzerine ben de «Kul-peygamber olmak isterim» dedim.»

Ulu Allah (C.C) Hz. Musa’ya (A.S.) bildirdi ki: «Ben sadece ululuğum önünde tevazu göstererek canlılarıma karsı büyüklük taslamayan ve korkumu kalbinden bırakmayanların namazını kabul ederim.»

Peygamber’imiz (S.A.S.) şöyle buyurdular:

«— Ululuk takvadır, şeref alçak gönüllülüktür ve kesin inanç da servettir.»

Hz. İsa (A.S.) der ki; “Dünyada alçak gönüllü olanlara müjdeler olsun. Âhirette kürsü sahibi onlardır. Dünyada insanlar arasında arabuluculuk yapanlara ne mutlu, Kıyamet Günü «Firdevs»in vârisi onlar olacaklardır. Dünyada kalpleri temiz olanlara ne mutlu! Kıyamet Günü Allah (CC)’i onlar göreceklerdir.”

Ulemadan biri dedi ki duyduğuma göre, Peygamberimiz (S.A.S.) söyle buyurmuştur.

“Ulu Allah (C.C) bir kulu Islama hidayet eder, ona yüz güzelliği verir ve ona kendisini beklemeyen bir mevki verir ve bunlarla birlikte ona alçak gönüllülük nasip ederse o kul Allah (C.C)’in, en seçkin kullarından olur.”

Peygamber’imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

“Ulu Allah (C.C) su dört şeyi sadece sevdiklerine nasib eder:

1 — Az konuşmak. O ibadetlerin basıdır,
2 — Allah (C.C)’a güvenmek,
3 — Alçak gönüllülük,
4 — Dünyaya gönül bağlamamak.”

Bildirildiğine göre, bir gün Peygamber (SAV)’imiz yemekte iken basında kabuk bağlamış kellik bulunan siyahî bir adam çıkageldi. Kimin yanına oturduysa yanındaki yerinden kalkıp uzaklaştı. Bunun üzerine adamı Peygamber (SAV)`imiz yanına aldı, yine Peygamber (S.A.S.) buyuruyor ki:

«İnsanın, çevresince hor görülmesine yol açan bir kusur taşıyarak onun ile kendisinden elinde kibirlilik duygusunu gidermesi hoşuma gider.»

Peygamber’imiz (S.A.S.) bir gün Sahabelere :

«Ne için sizde ibadet tadı göremiyorum» der. Sahâbiler. «Yâ Rasûlallah (SAV), ibadetin tadı nedir» diye sorarlar. Peygamber (SAV)’imiz: «alçak gönüllülüktür» diye cevap verir.

Peygamber’imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Ümmetimin alçak gönüllülerini görünce onlara karşı siz de alçak gönüllü olunuz. Fakat ümmetimin kibirlilerini görünce siz de onlara tepeden bakin. Bu tutum onları horlar ve küçültür.»

Şâirin biri ne güzel söyler:

“Alçak gönüllü ol ki, kendisi yükseklerde olduğu halde
Su yüzünde göze görünen yıldız gibi olasın!
Duman gibi olma ki, yükseltil kendini
Hava tabakalarına doğru, oysa ki alçaktadır.”

Kanaatin fazileti hakkında yukarda geçenlere ilâveten su bilgi verilmiştir.

Peygamber’imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Müminin yüceliği, başkalarına muhtaç olmamakladır.» Kanaatte hürriyet ve yücelik vardır. Bu yüzden «Herhangi bir kimseye karsı kendini ihtiyaçsız sayarsan, onun gibi olursun. Kime el açarsan aç, esiri olursun. Kime iyilik edersen efendisi olursun. İhtiyacını karşılayan az miktar seni azdıran çoktan daha hayırlıdır» demişler.

Ehli hikmetten biri der ki. «Kanaatten daha üstün bir zenginlik ve maymun iştahlılıktan daha ağır bir fakirlik görmedim.»

Şâir buna dair söyle der:

«Kanaat bana ululuk elbisesi sağlamıştır.
Hangi zenginlik kanaatten daha ulu olabilir!
Onu kendine sermaye edin.
Sonra da takvayı meta haline getir.
Böylece çifte kazanç bularak dosta muhtaç olmazsın.
Bir müddet sabrın karşılığı olarak da cennet nimetlerine kavuşursun.»

Diğer bir sair de söyle der:

«Nefsinin yetecek kadar ile yetinmesini sağla, yoksa
Senden yeterli olandan daha çoğunu ister.
Senin uzun ömrün ancak içinde yasadığın saattir.»

Diğer bir şair de söyle söylüyor:

«Rızık senden uzaklaşınca sabırlı ol.
Var olanla yetinerek o husûsda kanâat et.
Onu kazanmak için kendini yorma.
Eğer onda nasibin varsa sana ulaşır.»

Diğer biri de der ki:

«Alçakların avuçları seni susuz bırakırsa.
Kanaat doyurma ve kandırmada sana yeterlidir
Öyle bir erkek ol ki, ayağı toprakta.
Himmet ve arzusu Süreyya’da olsun.»

Başka bir sâir de der ki:

«Ey kuvvete dayanarak rızık arayan kimse.
Heyhat ki, sen asılsız kanaatlere saplanmışsın.
Karayılan bütün gücüne rağmen çöl leşi yer.
Oysa zayıflığına rağmen, sinek bal toplar.»

Peygamber’imiz (S.A.S.) maddî darlığa düşünce ev halkına

Namaza kalkın buyurur. «Bana böyle emir verildi» diyerek su âyeti okurdu: «— Ev halkına namazı emreyle ve bunda sebat et.»

Sâirin biri der ki:

«Dünya ile onun süsleri üzerinde dolaşmayı bırak.
Çoğa koşmak ve tamahkârlık aklını basından almasın.
Kanaat bitmeyen bir servettir.
Hey. geçimin fazlasını hepsi ile bırak.
Allah’ın sana ayırdığı pay ile yetinerek razı ol!
iyî düşününce öyle olmanın sana hiç bir faydası yoktur.»

Diğer bir sâir de der ki:

«Üzerine düşmeden sana gelen ile yetin
Rabb’imiz karıncayı bile unutmaz.
Zaman sana yüzünü dönerek gelirse ayağa kalk.
Yok eğer arkasını çevirirse sen de yat uyu.»

Hikmet ehli «Ululuk, güzel kıyafetle değildir» derler. Çünkü elbise giyinmenin zevkine dalmak ve süsler takıştırmak insani öyle oyalar ki, dünyaya duyduğu meyil yüzünden dinî görevlerine aldırış etmez olur, böyle birinin kibirlilikten uzak kalması da çok zayıf bir ihtimaldir.

Bir sâir söyle der:

«Dünyanın kuru bir lokmasına razıyım.
Bir de kaba işlemeden bir abasına, bu ikisinden başkasını istemem.
Çünkü ben devrin kalıcı olmadığını gördüm.
Devir ve ömrümün her ikisi de yok olucudurlar.»

~ tarafından islamcokguzel Nisan 19, 2008.

Bir Yanıt to “Tevazu ve Kanaatin Fazileti”

  1. Allah cc. razı olsun.

Yorum bırakın